Mimari, iç mimari ve endüstri ürünleri tasarımının yanı sıra
peyzaj mimarlığı da yaşam alanımızın kalitesini yükseltmek adına önemlidir.
Bir nevi peyzaj mimarisini, Amerikan Modern Çağı’nda Eichler
evlerinde görürüz tasarım tarihinde. Eichler, herkes için güzel evler mimari
anlayışında, evlerinde iç mekan ile dış mekanı birleştirme ilkesi ile hareket
eder ve bu da “Bring the Outside” anlayışı olarak tanımlanır. Yani gün ışığını
içeri davet eder Eichler müthiş bir misafirperverlik ile.
Eichler evlerinde, camlar yerden tavana kadar uzanır ve dış
mekanı iç mekana taşır. Evin bütün odalarının bir tek avluya açılmasını sağlar
ve bu avlu bir bahçe şeklindedir. Huzurlu ve aydınlık, gün ışığından maksimum
fayda etmeye yönelik düzzenlenmiş bir peyzaj mimari örneği sayılabilir
niteliktedir.
Arne Jocabsen, Danimarkalı Mimarlar Birliği’nin düzenlediği
bir tasarımı “House of Future” ile kazanmıştır ve bu tasarımında, geleceğin
bütün olası ihtiyaçlarını bir ileri görüşlülük ile tasarlamıştır. Ev spiral biçimi
ile odaları, merkezi yaşam alanı etrafında gruplandırmak amaçlanarak
tasarlanmıştır. Helikopter pisti, garaj ve kayak evi yaratmıştır. Tasarım
sadece tasarım olarak kaldı ve inşa edilmedi ancak yine de geleceğin evi olarak
görüldü her anlamda, bahçe tasarımı dahil.
Özellikle basit ama şık koltukları ile dikkat çeken Danimarkalı
Arne Jocabsen, bahçe tasarımında da saygı görerek anılır. Arne Jocabsen’in
bütün tasarımlarına yeşilin hakim olduğu söylenebilir. Mimar ve tasarımcı Arne
Jacobsen, peyzaj mimarı olarak da çalışır ve ‘modern bahçe’ tasarım anlayışını
devam ettirir. Modern bahçe temasını, otelde, yeşil tekstiller ve
mobilyalardaki organik formlar ile canlandırmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder