5 Eylül 2014 Cuma

İlk İnsandan Günümüze

Günümüzden binlerce yıl önce bir mağarada taş zemin üzerinde ya da bulabildiği bir hayvan postu üzerinde yatan insandan, en rahat visco yatak modelleri üzerinde yatan insana kadar gelen süreçte insan aklının doğaya karşı olan mücadelesini görüyoruz. İnsanoğlu bir arada yaşamaya başladıktan sonra doğaya karşı çok daha çetin bir mücadele vermeye başlamıştır. Özellikle doğaya olan en büyük direnişini göçebe hayatı bırakıp, topraktan, doğanın kalbinden faydalanmaya başlamasıyla vermiştir. İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesiyle birlikte bir arada yaşama artmış ve mağaralar yerine evler yapmaya başlamışlardır. İnsan nüfusunun armasıyla yavaş yavaş siteler oluşmaya başlamış ve bunlar zamanla günümüzdeki şehirlere benzer şehirlere dönüşmüşlerdir.



Günümüzde visco yatak üzerinde uyumayı başarabiliyorsak, bunda en büyük pay doğaya direnen ve ben buradan ayrılmayacağım diyen insanındır. Eğer o insan o gün oraya yerleşmeseydi, insan yaşantısı çok daha farklı bir hal alabilirdi. Dünya tarihini etkileyen çok büyük iki kıvrım vardır. Bunlardan ilki insanoğlunun göçü bırakması ve yerleşik hayata geçmesi, ikincisi ise tekrar göçe başlayıp, kavimler göçünü başlatmasıdır. Bu iki durumda dünya tarihini ve insan hayatını çok derinden etkileyen iki durumdur. İnsanlık bugün buralara gelmeyi başardıysa ve artık uzaya açılıp, oralarda yaşama hayali kurabiliyorsa bu insan zekasının geldiği noktayı göstermektedir. Binlerce yılın bilgisinin günümüze aktarılması sayesinde insanoğlu doğayla mücadelede elini çok güçlendirmiştir. Ancak hiçbir zaman doğanın kendisine sunduğu imkanlar için minnettar olmamaıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder